Format Kitap
Barkod Karabatak 72. Sayı
Yayın Tarihi 2024-02-21
Sayfa Sayısı 144
Kapak Kuşe
Kağıt 2.Hamur

Anadolu Şehirleri ve Edebiyat

A.Ali Ural



Şehirler imar edildikleri gibi imar da ederler. İnsandan aldıklarını yeniden armağan ederler insana. “Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm / Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde,” der Hacı Bayram Veli bir şiirinde. İnsan inşasında şehirler de elini taşın altına koyar. Sadece dekor değildir şehir. Tanpınar “Beş Şehir” diye medeniyet kapısını aralamış, siz sonsuza kadar açabilirsiniz. Necip Fazıl’ın Sakarya’sı Anadolu’nun ta kendisi değil midir! “Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun/ Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun,” mısralarında kendiyle Anadolu’yu özdeşleştiren Üstat, inanç ve kültür ateşimizin ocağını harlamıyor mu!

Anadolu’nun herkes için aynı anlama geldiğini söyleyemeyiz. Refik Halit Karay’ın “Şeftali Bahçeleri”nden baktığı Anadolu’yla, Nureddin Topçu’nun “Taşra” hikâyelerinden baktığı Anadolu aynı manzaraları barındırmaz. Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,/ Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya./ İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!/ Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,” mısralarındaki Anadolu muhabbetiyle, Yakup Kadri’nin 1921’de yazdığı Kastamonu yazısındaki Anadolu buğzu bakılan yerden çok bakan gözün mana sınırını çizdiğini gösterir: “Fakat acaba bulanık bir derenin kenarına çömelmiş bu abûs, virân ve kara şehir, bütün haşin kaşlı ve silik bakışlı sükkânıyla, umûmi ma’işetinin bütün o sıtmalı durgunluğuyla bu derece dikkat ve alakaya layık mıdır? Kastamonu da Anadolu’nun herhangi bir şehri gibi insana ancak medenî yerlerin daüssılasını vermekten ve ruhu uyuşturucu bir kasvet içinde hurdehâş etmekten başka bir işe yaramayan, bir hususiyeti olmayan alelâde bir vilâyet merkezi değil midir?”

Kavafis “Şehir” şiirinde, “Bu şehir arkandan gelecektir,” dese de her zaman arkamızdan gelmez şehirler. Şaşırtır ve bizim onların peşine düşmemizi beklerler. Öykülerimizi yazabilmek için tekrar kapılarını çaldığımızda karşımıza çıkan yeni yüzler, uyuduğu için ineceği istasyonu kaçırmış şaşkın yolculara çevirir bizi. Plastik cerrahlar şehrimizi yaşlı bulmuş, ahşap pervazlarını plastikle, taş duvarlarını betonla yenilemişlerdir. Diyelim ki kıyamadılar efsanevi güzellere, diyelim ki dokunmadılar çehrelerine, köprüden geçenler değişmiştir, pencerelerden bakanlar, kapıları gıcırdatanlar, duvarlara tırmananlar… Şehir zamanın her kesitine yeni bir tablosunu asmıştır. Anılarımızı hayaletlere çeviren bu tablolar karşısında sürrealist ressamlar bile natürmort ressamları gibi hissetmişlerse kendilerini, bize insana sarılmak düşer.

Karabatak, “Anadolu Şehirleri ve Edebiyat” dosyasıyla edebiyat nazarını yeniden Anadolu’ya çevirmeye çalışıyor. Abdullah Harmancı Konya’yı, Reşit Güngör Kalkan Gaziantep’i, Mustafa Özçelik Eskişehir’i, Dursun Çiçek Kayseri’yi, Mustafa Köneçoğlu Kahramanmaraş’ı, Şahin Torun Erzurum’u, Ali Bal ve Orhan Gazi Gökçe Tokat’ı edebiyat ve şehir ilişkisi bağlamında değerlendirdiler. Nuri Sincanlı ise “Beş Şehrin Işığında Kentlerin Yabancılaşması” yazısıyla Tanpınar’ın şehirlerini dosyamıza taşıdı. 73. sayımızda inşallah bu dosyayı devam ettireceğiz.

71. sayımızda Prof. Dr. Beylü Dikeçligil’le yaptığımız röportajımız bu sayımızda da devam ediyor. Projektör sayfamızın konuğu ise Oya Çağlar. Denemede Ali K. Metin, Süleyman Unutmaz; poetikada Hasan Akay, Yunus Emre Altuntaş ve Ali Ömer Akbulut edebiyatın ve düşüncenin çıtasını yükselmeye devam ettiler. Şiir ve öykü sayfalarımız da her zaman olduğu gibi özgün eserlerle dolu. Şiirimiz şiir, öykümüz öykü.

Hande Topbaş’la yaptığımız gezi edebiyatında durağımız “Söğüt”. Derya Özer’le perdelerimizi “Satıcının Ölümü” oyununa açıyoruz. Sedat Gever, Ayşe Ural, Ertan Ayhan Sertöz ve Sabahattin Kayış’ın kalbe dokunan çizgileriyle havalanıyor yine Karabatak. Hep göğe doğru.

devamını oku..
Kategori : Karabatak Dergisi
180.00
Liste Fiyatı : 180.00
Kazancınız : 0.00
Miktar :  
Adet
Temin Süresi : 1 Gün
Favorilere Ekle
Ürün Satışta. %0 indirim