Format Kitap
Barkod Karabatak70
Yayın Tarihi 0000-00-00
Sayfa Sayısı 156
Kapak Karton
Kağıt 2.Hamur
Boyut 19 X 27

Ali Ural

Milletin hukuki şahsiyet kazanmış hâlidir devlet ve milleti millet yapan değerleri bünyesinde mezceder. Dil ve edebiyat bizzat bu değerlerden olduğu gibi milletin bütün değerlerini kapsaması, muhtevasını zenginleştirmesi ve kültür coğrafyasında ebedîleştirmesi açısından hayati bir önemi haizdir. Türk dili ve edebiyatının bu anlamda Türk Yurdu’nun tapusu olduğunun bilincinde edebiyatımıza dahil olan her yeni eseri bu tapunun şerhleri olarak görüyoruz.

Devlet kelimesinin kök anlamlarından biri de “dönüşümlü olmak”tır. Türkler tarih boyunca kurdukları devletlerle dönüşümlü olarak milletlerinin yıldızını parlatmışlar, bağımsızlıklarını, hâkimiyetlerini ve zaferlerini her dönemde yeni bir ruhla perçinlemişlerdir. Din, devlet, vatan ve millet kutsaldır Türk ülküsünde. Asırlar boyu devam eden bu şuur, Türk devlet anlayışının “Devlet-i Ebed Müddet” şiarıyla ebedîleşmiştir. Devlet kelimesinin anlamları arasında “Baht” olmasından hareketle, bir milletin bahtının devletinin bahtına bağlı olduğunu söyleyebiliriz.

Devletin yükselişiyle kültürün yükselişi fizikteki birleşik kaplar gibi bütünlük oluşturmaktadır. Türkleri yüzyıllarca dünyaya hâkim kılan, medeniyetlerini yeryüzünün dört yanına taşıyan yüksek bir kültürden söz etmek zorundayız. Bu kültürün hangi alanlarda ve nasıl kök saldığını irdelemek, kültür yönelişlerimizi belirlememizde yol gösterici olacaktır. Fikrî, siyasî, askerî ve iktisadî bağımsızlık kültürel bağımsızlık olmaksızın gerçekleşemez. Eski sadrazamlardan Yusuf Kâmil Paşa’nın (ö. 1876) “Hükümet hikmet ile müşterektir/ Vezir olan hakîm olmak gerektir,” sözü çerçevesinde “hükümet”le “hikmet” yan yana gelmek zorundadır.

Edebiyatı süslü söz söyleme sanatı olarak görmek hem edebiyat bilimi açısından hem de dilin ve sanatın işlevleri açısından büyük bir yanılgıdır. Milattan beş yüz yıl önce Aristophanes’in yazdığı “Kömürcüler” komedyasında şairin sosyal rolü şöyle vurgulanmıştır: “Büyük Kral iki şey sormakla yetinmiş/ İran’a giden Lakedemonya elçilerine:/ ‘Denizde siz mi güçlüsünüz, Atina mı?’demiş;/ Bir de şairimizi sormuş ‘Kimlere çatıyor?’diye;/ ‘Çünkü, demiş, onun çattığı kimseler adam olur,/ Onun gibi bir yol göstericisi olan halktır/ En sonunda zaferi kazanacak halk.’” Metnin devamında şairin bir çıkar endişesi gütmeden görev bilinciyle hareket ettiğinin de altı çizilmekte, onun diğer öğüt vericilerden farkı ortaya konmaktadır: “Size dalkavukluk etmeden, çıkarını düşünmeden,/ İkiyüzlülüklerle kandırmadan sizi kalleşçe;/ Bütün çabası, en iyiyi, en güzeli öğretmek size.”

Karabatak’ın 70. Sayısının dosya konusunu “Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dili ve Edebiyatı” olarak belirledik. D. Mehmet Doğan büyüğümüz, “Türkçenin Yüzyılı”nı mütalaa ederken, Mehmet Narlı, Ömer Lekesiz, Alaaddin Karaca ve Abdullah Harmancı hocalarımız aynı perspektiften büyüteçlerini şiir, öykü, roman ve deneme üzerine tuttular. Bu ağır yükü omuzladıkları için milletimiz adına kendilerine şükran borçluyuz.

Bu sayının röportaj konuğu öykü ve sanat dünyamızın bilge ismi, Ömer Lekesiz. Hümeyra Yabar’ın sorularını cevaplayan Lekesiz, “İslâm Sanatı Bir Görme Terbiyesidir,” diyerek görüş açımızın hayat ve medeniyet anlayışımızı nasıl biçimlendirdiğine dikkatlerimizi çekiyor. Projektörümüzü ise genç bir şaire tutuyoruz: Ali Seyyah. “Biz çocukken neyi istesek ertelenirdi,” diyen Seyyah ertelenen arzuların şiirini mayalayışını dile getiriyor.

Karabatak bu sayısında da özgün şiirler, ezber bozan öyküler, sıra dışı denemelerle okurunun karşısına çıkıyor.

devamını oku..
Kategori : Genel
90.00
Liste Fiyatı : 90.00
Kazancınız : 0.00
Miktar :  
Adet
Temin Süresi : 1 Gün
Favorilere Ekle
Ürün Satışta. %0 indirim