Adamın ardında soğuk, çamurlu bir koku kaldı. Anahtarı cebime attım hemen. Gölge avaz avaz bağırıyordu: Annen nereye gitti bu taş yağmurunda?
Süpürgeyi alıp süpürmeye başladım. Süpürdüm, süpürdüm, süpürdüm... Kırıkları topladım, devrilenleri kaldırdım. Süpürge- yi kapının arkasına dayayıp çöpü dışarı çıkardım.
Döndüğümde annem omzumun üzerinde tıkır tıkır konuşuyordu: İnsan neden bulamaz kendi evini?
Hicaz Koro, belirsizliğiyle ânı, sesleriyle sonsuzluğu taşıyor öykülerine. Okur, özgür bırakıldığını zannederken isimsiz karak- terlerin, bilinmeyen şehirlerin ve duyulmayan ritimlerin esiri oluyor.