62. sayısında Karabatak, yediden yetmişe hepimizin dedesi, hocası, ilim ve neşe kaynağı Nasreddin Hoca’yı merkeze alıyor. Otuzu aşkın yazı ve şiirle onun fıkralarındaki ilmi, felsefi, tarihî, kültürel, dinî pek çok yönüyle ele alan dergi, onun yalnız “Komedi”ye indirgenemeyen tefekkür gücünü tekrar hatırlatmak istemektedir. Nasreddin Hoca, yalnız gülmek için mi eşeğine ters bindi, göle maya çaldı, bindiği dalı kesti ya da tek bir düdük alıp geldi? Bir milleti millet yapan bağları sağlamlaştırmak için farklı bir bakış açısına yöneldi. Hepimize öğrettiği bu farklı bakış açısı belki şimdi de en çok ihtiyacımız olan şey.
Mustafa Özçelik, Rahşan Tekşen’in sorularını cevapladı. Özellikle Yunus Emre, Mevlana, Mehmet Akif, Nasreddin Hoca gibi köklerimiz üzerine araştırmaları ve çalışmaları hakkında kapsamlı bir söyleşi oldu. “Beni yerin üstündekilerden çok yerin altındakiler etkiledi, yetiştirdi, besledi,” diyerek kökleri işaret ediyor Özçelik. Projektör konuğumuz C. Zeynep Kaplantaş. “Mutlu insanların hikâyesi yoktur,” diyen Kaplantaş, yazarlığı, ikinci kitabı ve sanata bakışı üzerinden içtenlikle sorularımızı cevapladı.
Bu sayı da şiirleriyle, öyküleriyle, poetika yazıları ve denemeleriyle; görsel sanatlar, gezi ve tiyatro yazılarıyla dopdolu. Prof. Dr. Mehmet Kanar’ın, Muhammed Hüseyin Şehriyar’dan yaptığı şiir çevirileri; Derya Özer’in, Alejandro Casona’nın oyunu Ağaçlar Ayakta Ölür üzerine yazdığı karşılaştırmalı metni, yeni çıkan kitaplar ve daha fazlası okurların dikkatinden kaçmamalı.
Şu kara kuşun sanat denizinden çıkmış ıslak kanatlarına dikkatle bakın…